Obezite artık gerçek bir dert. Batılı toplumlar sorunu ağızları yanınca fark ettiler. Amerikan tarzı hayat ve fast food tarzı beslenme 1960 ve 2000 yılları arasında geçen kırk yılda kaba bir hesapla üç neslin sağlığını bozmuş sayılabilir. Son yıllarda konu gayet ciddi olarak gündemde. Ama konu ciddileştikçe eğlenceli yönleri de ortaya çıkmıyor değil. Evet, hayat bazen çok eğlenceli olabiliyor.
Bir Dirhem Et
Bu zayıflama akımlarını başlatanlardan biri olan, konuyla ilgili yazdığı kitaplarla sık sık hatırlanan, bir zamanların zayıflama gurusu olan Dr. Atkinson, malum artık bu dünyada değil. Ve onun ölümü ile ortaya çıkan küçük bir detay insanı oldukça düşündürüyor. Dr. Atkinson sağlığında 117 kilo imiş. Üstelik öyle tıbbi bir hastalığı falan da yokmuş ve bu zaten zayıflamış haliymiş. Kendisinden medet uman müritlerine zayıflama reçeteleri veren bir adamın kaç kilo olduğu gazetecilik açısından zaten başlı başına bir haber sayılabilir.
Acaba onun söyledikleri ile zayıflamaya çalışanlar bu kiloyu öğrenince neler hissettiler? Zayıflama konusunun dünyada baş tacı edilmesi şüphesiz hemen olmadı. Yüzyıllarca balıketi hatların makbul olduğunu, bir dirhem etin bin ayıp örttüğünü hatırlayalım. Ne zaman ki gerçekten tehlike olduğu fark edildi, işte o zaman işin rengi değişti, önlemler alınmaya başlandı. Başka bir deyişle özetlemek gerekirse tombulluğun tarihi aynı zamanda insan vücudunun estetik tarihi gibi oldu.